Bizimle iletişime geçin Email: info@conthealthme.com

Gündem

YÖK Başkanı Özvar: Türkiye’de 110 Bin 331 Öğrenci Tıp Fakültelerinde Okuyor

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, devlete ait tıp fakültelerinde 92 bin 159, vakıf üniversitelerine bağlı tıp fakültelerinde ise 18 bin 152 öğrencinin hekim olmak için öğrenim gördüğünü belirtti.

Yayınlandı:

, Tarih:

YÖK Başkanı Özvar: Türkiye'de 110 Bin 331 Öğrenci Tıp Fakültelerinde Okuyor

Ankara

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Devlet Yükseköğretim Kurumlarında Tıp ve Sağlık Eğitimi Bağlamında Üniversite Hastaneleri Çalıştayı” sonrasında tüm görüşlerin yansıtılacağı bir metin hazırlanmasını istediğini belirterek, bu metnin kamuoyu ve hükümetle paylaşılacağını bildirdi.

YÖK tarafından, devlet yükseköğretim kurumlarındaki tıp ve sağlık eğitimine ilişkin konuların masaya yatırılacağı “Devlet Yükseköğretim Kurumlarında Tıp ve Sağlık Eğitimi Bağlamında Üniversite Hastaneleri Çalıştayı” düzenlendi.

Başkan Erol Özvar’ın başkanlığında YÖK’te yapılan çalıştaya, YÖK Üyeleri, bünyesinde tıp fakültesi bulunan devlet üniversitelerinin rektörleri, dekanlar ve ilgili akademisyenler katıldı.

YÖK Başkanı Erol Özvar, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, bugün itibarıyla yükseköğretim kurumlarında aktif olarak tıp eğitim ve öğretimin sürdürüldüğü devlet tıp fakültelerinin sayısının 91 olduğunu söyledi.

Devlete ait tıp fakültelerinde 92 bin 159, vakıf üniversitelerine bağlı tıp fakültelerinde ise 18 bin 152 öğrencinin hekim olmak için öğrenim gördüğünü belirten Özvar, Türkiye’de 110 bin 331 öğrencinin tıp fakültelerinde okuduğunu bildirdi.

Özvar, “Altı yıllık tıp eğitiminin son 3 yılı ile tıpta uzmanlık programlarının tamamı üniversitelerimizin kendilerine ait olan veya Sağlık Bakanlığına ait olup birlikte kullanım protokolleri yapılarak ‘üniversite hastanesi’ hüviyeti kazanan sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde sürdürülmektedir.” dedi.

Üniversitelerin yaklaşık yarısının kendisine ait hastanesi bulunurken, diğer üniversitelerin afiliye hastanelerde eğitim ve öğretim hizmetlerini sürdürdüğünü anımsatan Özvar, sözlerine şöyle devam etti:

“Toplumsal ve ekonomik gelişmenin en temel ögelerinden biri sağlık hizmetlerinin yaygın, erişilebilir ve etkin sunumunu gerçekleştirebilmektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti, son yıllarda dünya ölçeğinde örnek kabul edilen yaygın bir sağlık hizmetini aziz milletimize etkin bir şekilde ulaştırmayı başarmıştır. Zengin fakir, yaşlı genç demeden bütün toplum kesimlerinin bu sağlık hizmetlerine ulaşabilir olması bu başarının bir başka göstergesidir.

Son yıllarda büyük şehirlerde gözlemlenen nüfus yoğunluğu, yaşlı nüfusun artması, sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaşması, hızlı gelişen sağlık teknolojileri gibi nedenler, bir yandan sağlık harcamalarının artmasına diğer yandan da sağlık hizmetlerinin finansman yapısına hem kamu kesiminde hem de özel kesimde konuya ilişkin tartışmaların yaşanmasına yol açmaktadır. Sağlık hizmetleri harcamalarında meydana gelen genişlemenin yanı sıra sağlık hizmetlerine ayrılan mali kaynakların sınırlı bir çerçevede kalması sağlık hizmetleri sunan kurumların maliyet yapılarını kontrol altına alma ve kaynakların daha etkin kullanılacağı verimli finansal yöntemleri ortaya koyma gereksinimini gündeme taşımaktadır.”

YÖK Başkanı Özvar, üçüncü basamak sağlık hizmetlerinin, yüksek bilimsel ölçütler içinde eğitim ve araştırmayı önceleyen üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde yürütüldüğünü belirtti. Erol Özvar, “Nitelikli sağlık elemanlarının yetiştiği ve görev yaptığı bu mekanlara başvuran hastaların çoğu zaman özellikli tedavi süreçlerine ihtiyaç duymaları, bu merkezlerde hizmetlerin gerektirdiği teknik kapasitesi yüksek cihazların gittikçe artan kullanımını zorlamaktadır.” diye konuştu.

Özvar, kaynak arayışının önemli sebeplerinden birinin de bu özellikli tedaviler için gerekli teçhizatı temin etmek ve bunların çalıştırılması için gerekli bakım ve sarf malzemelerinin sürekli akışını sağlamak mecburiyeti olduğunu belirtti.

YÖK Başkanı Özvar, üniversite hastaneleri arasında da yatak sayıları, bulunduğu coğrafi bölge, hasta ve hastalık farklılıkları, çalışan sayıları, öğrenci sayıları, mevcut ekonomik durumları, hastanede yapılan özellikli işler gibi birçok kalemde farklılıklar bulunduğunu anlattı.

Sağlık hizmeti karar süreçlerinin, aciliyet ve hızlı çözüm üretilmesi zorunlu bir alan olduğunun altını çizen Özvar, “Üst düzey sağlık hizmet sunumunun yanı sıra üniversite hastanelerinde çalışan öğretim üyelerinin asli görev ve sorumluluk alanı, derin ihtisaslaşma sonucu ciddi bir tıbbi bilimsel birikim, özel zaman ve enerji gerektiren eğitim ve öğretim ve araştırma faaliyetlerinin bulunmasıdır.” diye konuştu.

Üniversite hastanelerinin eğitim ve öğretim faaliyetlerini de etkileyecek düzeyde önemli meseleleri bulunduğuna dikkati çeken Özvar, müşterek problemlerin yanı sıra afiliye olup olmamalarına göre sorunların farklılık gösterdiğini kaydetti. Başkan Özvar, şöyle devam etti:

“Kendisine ait hastanesi bulunan üniversitelerimizde diğerlerinin yanı sıra hastane işletmelerinin mali sürdürülebilirliğine ilişkin hususlar en önemli meselelerin başında gelmektedir. Bu konuda YÖK ve üniversitelerimizin ısrarlı takipleriyle yapılan bazı iyileştirmeler henüz arzu edilen düzeye ulaşabilmiş değildir. Müteaddit defa yapılan ‘Ekonomi Koordinasyon Kurulu’ toplantılarında mutabık kalınan hususların sadece cüzi bir kısmı hayata geçebilmiş olup sorunların hallinde yeterli olmamıştır.

Üniversitelerimizin, Sağlık Bakanlığı ile birlikte sağlık hizmetleri sundukları afiliye hastanelerinin de kendisine mahsus meseleleri vardır. Bu hastanelerimizde ‘Sağlık Bakanlığına Ait Kurum ve Kuruluşlar İle Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanım ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’ kapsamında yapılan afiliasyon protokolü ve buna bağlı olarak üniversitelerimizin öğretim üyelerinden imzalanması istenen sözleşme metninden kaynaklanan muhtelif meseleler dikkat çekmektedir. Bu yönetmelikte yer alan üniversitelere ödenen BAP paylarının kesilmesine ilişkin karar bazı üniversitelerimiz tarafından yargıya taşınmış ve dava üniversitelerimiz lehine sonuçlanmıştır. Keyfiyet, gereği için Sağlık Bakanlığına yazılmış durumda olup bu yargı kararına binaen Sağlık Bakanlığından birlikte kullanım protokolü imzalamış üniversitelerimize eskisi gibi bilimsel ve inovatif araştırmalara harcadıkları döner sermaye paylarının ödenmesi için gerekli kolaylığın sağlanması beklenmektedir.”

YÖK Başkanı Erol Özvar, üniversite hastanelerinin karşı karşıya kaldığı meseleleri, sadece finansal yönetim tartışmaları etrafında düşünmek yerine bütüncül bir yaklaşım içinde ele almanın daha doğru bir yöntem olacağını dile getirdi.

Özvar, “Hastane işletme usul ve esasları dahil olmak üzere, ilaç ve cihaz satın alımına dair ihale usulü, KDV ödemeleri, hastanelerin bütçeleme usulleri, sağlık personelinin özlük hakları, mesai dışı sağlık hizmetleri, internlük, uzmanlık, hekimlerin sağlık hizmeti ve akademik performansının ölçümleri gibi idari, mali ve akademik konuları, sistematik bir şekilde ele almalıyız ve sürdürülebilir ve daha yüksek standartlarda sağlık hizmetleri, kaliteli tıp öğretimi ve tıbbi akademik üretkenlik gibi başlıklar altında bu meselelere çözüm aramalıyız diye düşünüyorum.” dedi.

“Kampüs yaşamının her türlü olanağı değerlendirilmeli”

Özvar, bugünkü toplantının ana odağını, tıp fakültelerinin hizmet verdiği hastaneler oluştursa da tıp fakültelerinin eğitim ve öğretim konularına da bir ölçüde dokunmak istediğini söyledi.

Yükseköğretim kurumlarının, sadece ders alınan ve ders anlatılan ya da hizmet sunulan mekanlar olmadığına işaret eden Özvar, “Uygulamalı eğitimlerin en yoğun olarak kullanıldığı birimlerden olan tıp fakültelerinde yüz yüze eğitim sürelerinin azalmasına bağlı olarak Kovid-19 küresel salgını döneminde de kampüs ortamına, akran ilişkilerine, sosyal ve kültürel faaliyetlerin eksikliğinin olumsuz yönlerine hepimiz şahit olduk.” dedi.

Başkan Özvar, yükseköğretimin, gençlere araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile gönüllülük faaliyetleri dahil sosyal ve kültürel faaliyetler ile spor faaliyetleri açısından da imkan sağlaması gerektiğini ifade etti.

Kampüs yaşamının her türlü olanağının değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Özvar, “Nitelikli lisansüstü öğrencilerin de farklı alanlarda kazanımları için uygun ortamlar oluşturulmalı, akranlarıyla çalışmaları, kulüp faaliyetleri, sanat ve spor aktiviteleri, akademik ve idari personelle birlikte kampüs hayatı önemsenmelidir.” ifadelerini kullandı.

YÖK Başkanı Erol Özvar, bütün fiziki alanların, kütüphane alanlarının yükseköğretim kültürünün gelişmesine katkı sağlaması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Öğretim üyelerinin kampüste bulunması, ders dışı öğretim üyesi-öğrenci iletişimini ortaya koyabilecek alanlar oluşturulması, üniversite ortamlarımızın zenginleştirilmesi için çeşitli vizyoner hedefler konmalıdır. Özellikle her türlü bağımlılıkla mücadele açısından da öğretim üyelerimize ve üniversite yönetimlerine büyük görevler düşmektedir. Devlet üniversitelerimizin kendilerine ait olsun ya da olmasın hastanelerinde mevcut durum, iyi uygulama örnekleri, sorunlar ve çözüm önerilerini dinleyeceğimiz çalıştayın verimli geçmesini temenni ediyor, başarılar diliyorum. Bu toplantıda ortaya konacak düşüncelerin, eleştirilerin ve yapıcı tekliflerin aramızda oluşturulacak bir çalışma grubu ile bütün görüşlerin yansıtılacağı bir metnin de ortaya çıkmasını arzu ediyorum. Bu metnin bilahare YÖK tarafından tekrardan değerlendirilerek, ilgili kurum ve kuruluşlara, YÖK ve üniversitelerimizin görüşleri ve teklifleri olarak sunulmasını arzu ediyorum. YÖK Başkanı olarak hazırlanacak metnin bütün kamuoyu ve hükümetimiz ile paylaşılması hususunda da gerekli çalışmaları yapacağımızı bilmenizi isterim.”

İki ayrı panel gerçekleştirildi

YÖK Başkanı Özvar’ın konuşmasının ardından çalıştayın öğleden önceki oturumuna geçildi. Oturumda, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vural Kavuncu’nun yöneticiliğinde “Üniversiteye Ait Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi (Üniversite Hastanesi) Bulunmayan ve Sağlık Bakanlığına Bağlı Hastanelerle Afiliasyonu Bulunan Devlet Üniversitelerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu ilk panel yapıldı.

Çalıştayın öğleden sonraki ikinci oturumunda ise Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar yöneticiliğinde “Üniversiteye Ait Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi (Üniversite Hastanesi) Bulunan Devlet Üniversitelerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu ikinci panel düzenlendi.

Çalıştayda alınan kararların, eylem planı haline gelmesi hedefleniyor

Her iki panelde de farklı üniversitelerden rektörler konuşmacı olarak yer alarak, konuya ilişkin mevcut durumlarına dair bilgiler verdi. Çalıştayda alınan kararların, ilgili kurum ve kuruluşlar ile paylaşılarak birer eylem planı haline getirilmesi hedefleniyor.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Okumaya Devam Edin
Yorum yapmak için tıklayın

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Bakanlığa Bağlı Mobil Ekipler 977 Çocuğun Okula Devamını Sağladı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı mobil ekipler, sokakta çalıştırılan, dilendirilen veya sokakta yaşayan 30 bin çocuğa müdahale etti, çocuklardan 644’ü kurum bakımına alındı.

Yayınlandı:

, Tarih:

Yayınlayan:

Bakanlığa Bağlı Mobil Ekipler 977 Çocuğun Okula Devamını Sağladı

Ankara

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, risk altında bulunan çocukları korumak ve sağlıklı gelişimlerini desteklemek amacıyla sosyal hizmet modelleri geliştiriliyor ve ülke genelinde saha taraması yapılıyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, dezavantajlı çocuklar için, alanında uzman mobil ekiplerce yürütülen çalışmalarla risk altındaki çocuklar tespit ediliyor ve ailelerine destek olunuyor.

Mobil ekipler, farklı risk gruplarındaki çocukları korumaya yönelik tespit ve müdahale çalışmalarının yanı sıra, sunulan hizmetleri takip de ediyor. Alan taramalarının yanında, çocuklarla mesleki çalışmalar yürütülüyor, hane ziyaretleri, ailelere yönelik rehberlik faaliyetleri, eğitim kurumları ziyaretleri gerçekleştiriliyor.

Bu kapsamda bugüne kadar toplam 158 bin çocuğa ulaşıldı, 40 binin üzerinde aile ziyareti yapıldı.

Sokakta çalıştırılan, dilendirilen veya sokakta yaşayan 30 bin çocuğa müdahale edilirken bu durumdaki 16 bin çocuğun ailesine rehberlik hizmeti verildi, çocuklardan 644’ü kurum bakımına alındı.

Okullarda risk altında bulunduğu değerlendirilen 31 bin çocuğa ve 20 bin aileye ulaşıldı, 10 bine yakın ziyaret gerçekleştirildi. Bu şekilde 977 çocuğun okula devamı sağlandı.

Bakanlığın mobil ekipleri aracılığıyla hizmet sunulan 19 bin 120 çocuk aktif olarak takip ediliyor.

Üç ayrı alanda çalışma yapılıyor

Mobil ekipler en az iki sosyal çalışma görevlisinden oluşuyor. Sokakta risk altında bulunduğu değerlendirilen çocuklar için kurulan mobil ekipler bünyesinde, il emniyet müdürlüğü ve zabıta ekiplerinden de görevli personel bulunuyor.

Bakanlığın il müdürlüklerinde oluşturulan mobil ekipler tarafından “sokakta risk altında bulunan çocuklar”, “okullarda risk altında bulunduğu değerlendirilen çocuklar” ve “risk altında bulunan çocukların izlenmesi” olmak üzere üç alanda çalışma gerçekleştiriliyor.

Sokakta risk altında bulunan çocuklar için oluşturulan mobil ekipler, sokakta çalıştırılan, dilendirilen ve sokakta yaşayan çocukların tespit edilerek durumlarına uygun sosyal hizmet ve yardımlardan yararlandırılmasına yönelik çalışma yürütüyor.

Okullarda risk altında bulunduğu değerlendirilen çocuklara yönelik ekipler ise erken yaşta zorla evliliklerin önlenmesi, çocukların okula devamlarının sağlanması amacıyla ailelere bilgilendirme ve rehberlik faaliyetleri yapıyor.

Mobil ekipler, alan taramalarıyla dezavantajlı durumdaki çocukları ve aileleri belirledikten sonra, uygun desteklerin sunulması için gerekli yönlendirmeleri ve hizmetleri sağlıyor. Sosyal hizmet müdahalesinde bulunulan çocuklar ve aileleri başta olmak üzere risk altındaki çocuklar “Sosyal Hizmet Merkezleri” aracılığıyla izleniyor.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Okumaya Devam Edin

Eğitim

5 Yaş Grubunda Okullaşma Oranı Yüzde 90’a Yükseldi

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak için 59 yeni anaokulu ve 6 bin 950 yeni ana sınıfının açılmasıyla 5 yaş grubunda okullaşma oranının, yüzde 78’den yüzde 90’a çıktığını bildirdi.

Yayınlandı:

, Tarih:

Yayınlayan:

5 Yaş Grubunda Okullaşma Oranı Yüzde 90'a Yükseldi

Ankara

Bakan Özer, yazılı açıklamasında, 81 ilin tamamında okul öncesi eğitime erişimi kolaylaştırmak için yoğun çaba sarf ettiklerini ifade etti.

Eğitimde fırsat eşitliğini artırmak için okul öncesinde eğitime erişimi yaygınlaştırmak istediklerini vurgulayan Özer, bu kapsamda bu yılın sonuna kadar 3 bin yeni anaokulu ve 40 bin yeni ana sınıfı açılması için gerekli planlamaları yaptıklarını belirtti.

Bakan Özer, şu bilgileri paylaştı:

“Projeyi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himaye ve destekleriyle başlattık ve yürütüyoruz. İlk adım olarak İstanbul’da her biri 12 derslikli 100 yeni anaokulunun yapımını başlattık. İstanbul’a 2022 sonuna kadar 1000 yeni anaokulu yapacağız. 2022 sonuna kadar proje başlangıcında 3 yaş grubunda yüzde 14 olan okullaşma oranını yüzde 50’ye; 4 yaş grubunda yüzde 35 olan okullaşma oranını yüzde 70’e ve 5 yaş grubunda yüzde 78 olan okullaşma oranını da yüzde 100’e çıkartmayı hedefliyoruz. Bu hedefe yönelik planlama başarılı şekilde işliyor. 5 yaş grubunda Şubat 2022 için koyduğumuz hedefe 2021 sonu itibarıyla ulaştık. 5 yaş grubundaki çocuklarımızın yüzde 90’ı okul öncesi eğitime devam ediyor.”

1632 anaokulu yapımı için çalışmalar devam ediyor

Bakan Özer, 3 bin yeni anaokulu, 40 bin yeni ana sınıfı açmak ve 3-5 yaş grubundaki okullaşma hedeflerine ulaşmak için tüm planlamaları yaptıklarını bildirdi.

“Bu kapsamda 59 yeni anaokulu ve 6 bin 950 yeni ana sınıfını hizmete aldık ve öğrencilerimiz, eğitimlerine başladılar.” bilgisini paylaşan Özer, 214 yeni anaokulunun ise ihalesinin tamamlandığını, arsaları belirlenen 1095 yeni anaokulunu da yatırım programına aldıklarını belirtti.

Bakan Özer, şunları kaydetti:

“Şu anda 1368 anaokulu ile ilgili süreç başarılı bir şekilde ilerliyor. 3 bin yeni anaokulu hedefimiz için geriye kalan 1632 anaokulunun yapılacağı il ve ilçeler belirlendi. Anaokullarının yapılacağı yerler ve arsa belirleme çalışmaları devam ediyor. İnşallah bu çalışmaları da kısa sürede tamamlayacağız. Böylece, diğer eğitim kademelerinde nasıl OECD ortalamasına ulaşmışsak okul öncesinde okullaşma oranında da çok önemli bir artış sağlayarak OECD ortalamasına yaklaşmış olacağız. Sürece katkı veren tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.”

Kaynak: Anadolu Ajansı

Okumaya Devam Edin

Eğitim

Erzurum Diplomasi Akademisi 6. Yılında Faaliyetlerine Devam Ediyor

Lise, üniversite ile lisans üstü öğrencilerine yönelik eğitim ve kariyer programı Erzurum Diploması Akademisi’nde, “Yeniden Asya ve İran” dersiyle eğitim programına devam edildi.

Yayınlandı:

, Tarih:

Yayınlayan:

Erzurum Diplomasi Akademisi 6. Yılında Faaliyetlerine Devam Ediyor
Erzurum

Erzurum Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle başlatılan, lise, üniversite ile lisans üstü öğrencilerine yönelik eğitim ve kariyer programında 6 yıldır hizmet veren Erzurum Diploması Akademisi‘nde, “Yeniden Asya ve İran” dersiyle eğitim programına devam edildi.

Atatürk Üniversitesi Mavi Salon’da düzenlenen akademinin 6’ncı yıl 5’nci programı çerçevesinde, İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Hakkı Uygur ve heyeti, öğrencilerine “Yeniden Asya ve İran” dersi verdi.

Uluslararası Rabia Platformu Başkanı Cihangir İşbilir, programın açılışında yaptığı konuşmada, kuruluşundan bu yana 6 yıllık zengin geçmişiyle akademinin başta üniversite gençleri olmak üzere lise düzeyindeki öğrencilerin de geliştirilmesini hedefleyen uzun süreli akademi programı olduğunu söyledi.

Doğru kişilere, konunun taleplisine, meraklısına, Anadolu coğrafyasının yetenekli, kabiliyetli çocuklarına dokunup onları sahipsiz bırakmamayı hedeflediklerini anlatan İşbilir, “Öğrencileri yabancı diller, analitik düşünce, harita ve medya okumaları konularında geliştirerek Türkiye’nin beşeri kaynağını nitelikli ve kalifiye kılmayı amaçlamaktadır. Erzurum Diplomasi Akademisi, bu amaç doğrultusunda gençlerin okuma, rapor yazma, sunum yapma, bölgesel ve spesifik çalışmalarda geliştirilmesine katkı sağlamaktadır.” dedi.

İşbilir, çalışmaların insan yetiştirme üzere atölye mantığıyla kurulduğunu ve zaman zaman eğitimlere uzman konuklar davet edildiğini aktardı.

Asya, Güneykafkasya bölgesi, İran ve Rusya gibi ülkelere de coğrafi anlamda yakın bir konumda bulunan Erzurum’un bu bölgelere yönelik çalışmalarda önemli potansiyel olduğunu vurgulayan İşbilir, şunları kaydetti:

Erzurum fikri, ilmi akademi, ve entellektüel cazibe merkezi haline geliyor. Onlarca şehirden yüzlerce arkadaşımız bu akademiye geliyor. Erzurum Diplomasi Akademisi bir medeniyet projesi ve diriliş hareketidir. Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki bölgesel gelişmeleri takip etmek, söz konusu gelişmeleri anlamak adına bu tür butik ve spesifik programların ihtiyacı aşikardır. Erzurum Diplomasi Akademisi de ortaya çıkan bu stratejik boşluğun doldurulmasına bir nebze katkı sağlamak adına bu önemli oturumu gerçekleştirmektedir.”

İRAM Başkanı Uygur da gençlerle bir arada bulunmaktan dolayı mutlu olduğunu belirterek, bu tür toplantı ve etkinlikleri önemsediklerini ifade etti.

Erzurum Diplomasi Akademisi’ni yakından takip ettiğini anlatan Uygur, “2016 yılında kurulan İRAM, İran’la ilgili konuları, kültürünü ve farklı konuları araştırıyor. İran son 100 yıldan beri bölgede önemli ülke. Son yıllarda siyasal sahnede ise Orta Doğu’da ön plana çıkan ülke. Farklı bölgelerden 40’a yakın araştırmacımız var.” dedi.

Uygur, İRAM‘ın kurulduğundan bugüne dek binlerce sayfa bilgi ürettiğini dile getirdi.

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Genel Sekreteri Zafer Aynalı da belediye olarak Erzurum Diplomasi Akademisi’ni önemseyip katkı sağladıklarını vurguladı.

Diplomasi Akademisinin Türkiye’nin çok yönlü etkin dış politikası nedeniyle iyi insan yetiştirilmesi amacıyla kurulduğunu anlatan Aynalı, “Burada yerli milli vatanperver kardeşlerimize eğitim ve seminer vermeye çalışıyoruz. İnşallah sizler Cumhurbaşkanımızın önemli tezi olan ‘dünya 5’ten büyüktür’ü gerçekleştirecek kişiler olacaksınız. Bu tezin gerçekleşmesi için bu çalışma çok önemli. ” diye konuştu.

Akademide şimdiye kadar 800 lisans, 1500 lise öğrencisine eğitim verildiğini, Bosna Hersek, Arnavutluk ve İran gibi ülkelerde de sahne incelemesi gibi çalışmalar yapıldığını aktaran Aynalı, Erzurum Diplomasi Akademisini düşünce kuruluşu haline getirmeyi planladıklarını, İşbilir ile söz konusu eylemi hayata geçirmek için çalışacaklarını sözlerine ekledi.

Konuşmalar sonrası, “Yeniden Asya anlayışı ve İran”, “Çin’in Orta Doğu’daki ayak izleri”, “İran’ın yeniden Asya politikasının önündeki muhtemel zorluklar”, Doğu’ya bakış ve İran’ın güvenlik algılaması”, “Yakın Asya’da jeoekonomik rekabet ve İran”, “İran’ın asimetrik kabiliyetleri ve yakın asya jeopolitiğine etkisi” başlıkları altında sunumlar yapıldı.

Programa gelemeyen öğrenciler dersi “Zoom” aracılığıyla takip etti.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Okumaya Devam Edin

Popüler