Bizimle iletişime geçin Email: info@conthealthme.com

Gündem

Bakan Özer, Türkiye-Afrik Ortaklık Zirvesi’nde Mevkidaşları İle Bir Araya Geldi

3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi kapsamında Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Afrika ülkelerindeki mevkidaşları ile birlikte gerçekleştirilen oturumlara katıldı

Yayınlandı:

, Tarih:

Bakan Özer, Türkiye-Afrik Ortaklık Zirvesi'nde Mevkidaşları İle Bir Araya Geldi

3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi, ikinci gününde düzenlenen eş zamanlı oturumlarla devam ediyor. 

“Birlikte Kalkınma ve Refah için Güçlendirilmiş Ortaklık” temasıyla İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen  ve eğitim anlaşmalarının imzalanacağı zirvede Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve Afrika ülkelerindeki mevkidaşlarının katılımıyla eğitim bakanları oturumu gerçekleştirdi. 

3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde konuşan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Afrika ülkeleri ile eğitime yönelik iş birliklerinin ortak bir gelecek tasarımı için ülkelere verimli ve sağlam bir zemin hazırlayacağını öngördüklerini belirterek “Bu iş birliklerimizin yasal bir düzlemde ilerlemesi ve süreklilik arz etmesi için ülkelerimiz arasında ahdi bir zeminin oluşturulmasına her zaman öncelik vermekteyiz. Afrika Açılım Politikamızın yansıması olarak 40 Afrika ülkesi ile ülkemiz arasında hâlihazırda toplam 82 anlaşma imzalanmış olup 22 ülkeyle de müzakerelere devam edilmektedir.” dedi.

 Özer, 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi kapsamında düzenlenen eğitim bakanları oturumundaki konuşmasında burada yapacakları çalışmaların, dostane ilişkilerine güç katacağına ve gelecek iş birlikleri için verimli bir zemin oluşturacağına inandığını dile getirdi. Millet olarak Afrika ile dostluk ve kardeşlik bağlarının yüzlerce yıllık bir tarihe dayandığına işaret eden Özer, ülke olarak arzularının engin tarihi tecrübelerini, toplumsal, siyasal ve kültürel birikimlerini, sahip oldukları imkân ve kaynaklar çerçevesinde Afrika ülkeleriyle karşılıklı fayda temelinde paylaşmaya devam etmek olduğunu ifade etti.

Bakan Özer, “Afrika Yılı” olarak ilan edilen 2005’ten itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde büyük bir derinlik ve ivme kazanan Afrika Açılım Politikası’nın ilişkileri 21’inci yüzyılın gerçekleriyle uyumlu yeni bir döneme taşıdığını belirtti.

 Özer; bu kapsamda kalkınma ortaklığından siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim ve kültür faaliyetlerinden ekonomik iş birliğine, ticaret hacminden yatırımlara ve ulaştırma altyapılarına kadar birçok alanda birlikte büyük ilerlemeler kaydettiklerine inandığını dile getirdi. Ülkelerde sosyoekonomik kalkınmanın sağlanması, refah ve huzur ortamına süreklilik kazandırılması bakımından eğitimin sahip oldukları en önemli enstrümanların başında geldiğinin altını çizen Özer, “Hedefimiz, gençlerimizi 21. yüzyıl becerileriyle donatarak hayatın her alanında başarılı, erdemli, ahlaklı ve iyi bireyler olarak yetiştirmektir.

Hedefimiz, ülkelerimizi kalkındırmak ve genç nesillere yaşanabilir daha adil bir dünya bırakabilmektir. Bu düşünce doğrultusunda Afrika ülkeleriyle birlikte meydana getirilen iş birliklerinde eğitime her zaman öncelik verilmesine özen gösterdik. Eğitime yönelik iş birliklerimizin ortak bir gelecek tasarımı için ülkelerimize verimli ve sağlam bir zemin hazırlayacağını öngörüyoruz. Bu iş birliklerimizin yasal bir düzlemde ilerlemesi ve süreklilik arz etmesi için ülkelerimiz arasında ahdi bir zeminin oluşturulmasına her zaman öncelik vermekteyiz.

Afrika Açılım Politikamızın yansıması olarak 40 Afrika ülkesi ile ülkemiz arasında hâlihazırda toplam 82 anlaşma imzalanmış olup 22 ülkeyle de müzakerelere devam edilmektedir.” diye konuştu. 

Afrika Açılım Politikası’nın eğitim alanına yansımalarıMillî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Afrika Açılım Politikası’nın eğitim alanına yansımalarından birinin Bakanlıklarının yurt dışı teşkilatının kıta genelinde yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Mevcut durumda 14 Afrika ülkesinde eğitim alanına yönelik yurt dışı temsilciliğimiz bulunmaktadır. Bunlardan şu an 3’ü aktif hâldedir. Diğerlerini de kısa bir süre içerisinde aktif hâle getirmeye çalışıyoruz. Bu temsilciliklerimizin sayısının artmasını önemsiyoruz.

Bu sayının artırılması için gerekli çalışmaları da aktif bir şekilde sürdürmekteyiz. Bakanlığımızın uluslararası alanda önemli çalışmalarından biri de ülkemizde faaliyet gösteren ve kendine özgü eğitim müfredatıyla dünyaya model olan uluslararası Anadolu İmam Hatip Liseleridir. Bu liselerimizde dünyanın pek çok ülkesinden öğrenciler fen ve sosyal bilimler ile temel İslam bilimleri sentezinde eğitim almaktadır. Bu liselerimiz, Müslüman ülkeler ile Müslüman toplumların din eğitimi, din hizmetleri ve diğer meslek alanlarında ihtiyaç duyulan nitelikli insan kaynağının yetişmesine katkı sağlamaktadır.

2010’dan bugüne kadar 401 Afrikalı öğrencimizi bu liselerimizden mezun etmenin mutluluğunu taşıyoruz. 2021-2022 eğitim öğretim yılında ise 42 Afrika ülkesinden toplam 501 öğrencimiz hâlihazırda bu liselerimizde eğitim almaktadır. Bu sayı, yaklaşık olarak toplam liselerdeki uluslararası öğrenci sayımızın 3’te 1’ine tekabül etmektedir. Afrika ülkelerindeki gençlerimizin bu liselerimize olan yüksek rağbeti bizi Millî Eğitim Bakanlığı olarak ayrıca memnun etmektedir.”

Özer, ülkeler arasındaki bir diğer önemli iş birliği alanının da yükseköğretim olduğuna işaret ederek “Ülkemiz, bu alanda Afrikalı öğrencilerimiz için adeta bir cazibe merkezi durumundadır. Ülkemiz yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören her 100 yabancı uyruklu öğrenciden yaklaşık 16’sı Afrika ülkelerinden gelmektedir. Yükseköğretim alanında araştırma, dil eğitimi, lisans, yüksek lisans ve doktora programlarında olmak üzere 51 Afrika ülkesinden 4 binden fazla öğrenci, ayrıca Türkiye burslarından da yararlanmaktadır. Afrikalı öğrencilerimizin ülkemize olan bu rağbeti bizleri son derece memnun etmektedir. Ayrıca Bakanlığımızın kendi öğrencilerine sunmuş olduğu Yurt Dışı Lisansüstü Burs Programı kapsamında lisansüstü eğitim almak üzere Afrika ülkelerinde de kendi öğrencilerimiz bulunmaktadır.” bilgisini verdi.

Farklı ülkelerin okullarıyla etkileşimde bulunmak, eğitim sistemlerini tanımak, öğrenciler arasında iletişim kanalı oluşturmak, sosyal ve kültürel alanda faaliyetlerde bulunmak amaçlarıyla Millî Eğitim Bakanlığının “Uluslararası Kardeş Okul Uygulaması” adı altında bir proje yürüttüğünü hatırlatan Özer, bu uygulama kapsamında 12 Afrika ülkesinden 18 okul ile Türk okulları arasında kardeş okul ilişkisi kurulduğunu ve başarılı bir şekilde yürütüldüğünü kaydetti.

Özer, gelecek dönem için Afrika ülkelerine yönelik hedeflerden birinin de Kardeş Okul Uygulaması’nı okullar arasında yaygınlaştırmak olduğunu ifade etti.

FETÖ ile mücadelede iş birliği ve Türkiye Maarif Vakfı
Özer, 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatarak FETÖ’ye karşı iş birliği yapmanın hem çocukların hem de ülkelerin geleceği açısından büyük önem arz ettiğini söyledi.

Afrika ülkelerinin bu süreçte Türkiye’ye verdiği desteğe değinen Özer, “Bu süreç dâhilinde birçok Afrika ülkesinde FETÖ iltisaklı okullar ya kapatılmış ya da Türkiye Maarif Vakfına devredilmiştir. Afrika-Türkiye ilişkilerini eğitim boyutuyla derinleştiren Türkiye Maarif Vakfımız, 25 Afrika ülkesinde anaokulundan liseye kadar toplam 186 eğitim kurumunda 20 bin öğrenciye eğitim hizmeti vermektedir. Ayrıca Afrika’da bulunan Türkiye Maarif Vakfı okullarında 3 bin 183 Afrikalı kardeşimiz görev yapmaktadır. Bu okullarımızda istihdam edilmelerinden ve bu projeyi sahiplenerek canla başla çalışmalarından büyük memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim.” diye konuştu.

Millî Eğitim Bakanı Özer, 21. yüzyıl dünyasında bilgi ve iletişim teknolojilerinde hızla değişimler yaşandığını dile getirerek bir yandan da iklim değişikliği, doğal afet, savaş ve göç gibi dünyayı derinden sarsan gelişmelere tanıklık ettiklerini anlattı.

İki seneye yakın bir süredir dünyanın küresel bir salgınla mücadele ettiğini anımsatan Özer, bu salgının yaşamın tüm alanlarını derinden sarstığına dikkati çekti.

Özer, salgının en fazla etkilediği alanlardan birinin de eğitim olduğuna vurgu yaparak şöyle devam etti:
“Salgınla mücadele kapsamında dünya genelinde eş zamanlı olarak okullar yüz yüze eğitime kapatıldı. Her ülke kendi imkânları doğrultusunda eğitim sürecini yürütmeye çalışsa da eğitim alanında hâlihazırda var olan eşitsizliklerin daha da derinleşmesine yol açtı. Eğitimde var olan eşitsizliklerin derinleşmesi bugün tüm dünyada eğitim sistemlerinin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden birini oluşturmaktadır. Biliyoruz ki Afrika ülkeleri de bu süreçten oldukça etkilendiler. Pandemi sürecinin öğrenciler arasında oluşturduğu bu uçurumu kapatmak, bu sürecin yarattığı öğrenme kayıplarını ve psikososyal kayıpları telafi etmek eğitim politikalarımızın en büyük hedefi olmuştur. Yaşadığımız bu salgın sürecinde gereken dersleri çıkarmalıyız. Eğitim sistemlerimizi daha da hazırlıklı kılmak için ülkeler arası güçlü iş birliklerine her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç vardır.”

Kovid-19 sürecinde mesleki eğitim
Özer, Türkiye ve Afrika ülkelerinin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olması bakımından pek çok dünya ülkesine göre büyük bir avantaja sahip olduğunu ifade etti.

Ülkelerin sahip olduğu en değerli kaynağın beşerî sermaye olduğunu aktaran Özer, bu sermayenin niteliğini yükseltmede ve bireylere mesleki beceriler kazandırmada mesleki eğitimin önemli olduğunu söyledi.

Özer, iş gücü piyasalarında yaşanan dönüşüme cevap vermek ve eğitim sürecinin niteliğini artırmak için son yıllarda Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimde başarılı adımlar attıklarına dikkati çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bir yandan eğitim, üretim, istihdam çevrimini güçlendirirken diğer taraftan da ilgili sektörlerimizle iş birliklerinin kapsamını genişlettik. Hızla değişen dünya mesleklerine göre müfredatı sektör temsilcileriyle birlikte güncelliyor ve işverenlerle birlikte iş gücü piyasasının ihtiyacı olan donanımda insan kaynağı üretimini sağlayarak genç işsizliğinin azaltılmasına da katkı sunuyoruz. Ayrıca meslek liselerimiz Kovid-19 salgınının başlangıcından itibaren toplumun ihtiyaç duyduğu maskeden dezenfektana, yüz koruyucu siperlikten tek kullanımlık önlüğe, solunum cihazına ve maske makinesine kadar çok sayıda ürünü üreterek salgının ilk şokunun atlatılmasında ve salgınla mücadelede aktif rol aldılar. Üretim kapasitesi ve eğitim süreçlerindeki iyileştirmelerle birlikte mesleki eğitimde Ar-Ge dönemine geçiş yaptık. Bu süreçte fikrî mülkiyet ve sınai haklarla ilgili geniş çaplı eğitimler gerçekleştirdik. Tüm bu iyileştirmelerin bir sonucu olarak mesleki eğitimde geliştirilen ve tescili alınan patent, faydalı model marka ve tasarım ürünleri her geçen gün artmakta ve gittikçe ticarileşme potansiyeli de iş gücü piyasası için potansiyel bir katkı verme enstrümanı olarak işlev görmektedir. Dolayısıyla yalnız mevcut ürünleri değil yenilikçi teknolojiler de mesleki ortaöğretim kurumlarında üretilmeye başlanmış, mesleki ortaöğretim kurumları ilk kez geliştirmiş oldukları ürünleri dünya ülkelerine ihracat etmeye başlamıştır.”

Mesleki eğitimde yaşanan bu dönüşümü daha ileri götürmek ve mesleki eğitimi her koşulda sürdürülebilir kalkınma için aktif bir enstrüman olarak kullanmak için uluslararası iş birliklerini önemsediklerini belirten Özer, Türkiye olarak her türlü bilgi ve deneyimi dost Afrika ülkeleri ile paylaşmaya hazır olduklarını ifade etti.

Toplantıda, Cibuti Millî Eğitim ve Mesleki Eğitim Bakanı Moustapha Mohamed Mahamoud, Fildişi Sahili Millî Eğitim ve Okuma-Yazma Bakanı Mariatou Kone, Gabon Yurttaşlık Eğitiminden Sorumlu, Yüksek Öğrenim, Bilimsel Araştırma, Teknoloji Transferi ve Millî Eğitim Bakanı Patrick Mouguiama Daouda, Gambiya Temel ve Ortaöğretim Bakanı Claudiana Cole, Gine Bissau Millî Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı Cirilo Mama Saliu Djalo, Kongo İlk ve Orta Öğretim ile Okuryazarlık Bakanı Jean Luc Mouthou, Kongo Demokratik Cumhuriyeti İlk, Orta ve Teknik Öğretim Bakanı Tony Mwaba Kazad, Libya Millî Birlik Hükümeti (MBH) Eğitim Bakanı Musa El-Magrif, Moritanya Millî Eğitim ve Eğitim Sisteminde Reform Bakanı Mohamed Melainine Eyih, Nijer Millî Eğitim Bakanı Dr. Rabiou Ousmane, Sierra Leone Teknik ve Yüksek Öğrenim Bakanı Prof. Alpha T. Wurie, Sierra Leone İlk ve Orta Okul Eğitimi Bakanı Dr. David Moinina Sengeh, Somali Eğitim, Kültür ve Yüksek Öğretim Bakanı Abdullahi Abukar Haji ve Zimbabve İlk ve Orta Öğretim Bakanı Dr. Evelyn Ndlovu da konuşma yaptı.

Zirvenin eğitim bakanları oturumu kapanışında yeniden söz alan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, konuk bakanlara iletilen “Türkiye’de Eğitimin 20 Yılı” kitabına atıfta bulunarak özellikle ortaöğretim ve yükseköğretimdeki okullaşma oranlarının en fazla arttığı dönemin son 20 yıl olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin eğitim alanında en büyük kitleselleşmeyi elde ettiği ve en fazla kapsayıcılığı yaşadığı dönemin son 20 yıla denk geldiğini söyleyen Özer şunları kaydetti:
“Burada Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük liderliği var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetlerinde her zaman Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi diğer bakanlıklara göre en yüksek bütçe oldu. Bundan bir hafta önce de biz 2022 yılı bütçe görüşmelerine katıldık ve toplam bütçenin yüzde 15.7’sine tekabül edecek şekilde ve yine en yüksek miktar olmak üzere Millî Eğitim Bakanlığımıza tahsis edildi.”

Özellikle mesleki eğitim, eğitim teknolojileri alanında paylaşılacak çok şey olduğunu görmekten büyük mutluluk duyduğunu belirten Özer, Türkiye’nin eğitim alanında fiziksel altyapıda gerçekleştirdiği iyileşmelerin ardından eğitimde fırsat eşitliğini sürekli artıracak, eğitimin kalitesini iyileştirecek bir kültürü sistemin içine yerleştirmek için büyük çaba sarf ettiklerini ifade etti.

Ağırlık verilen 4 konu olduğunu anımsatan Bakan Özer, şunları söyledi:
“Birinci konu eğitimdeki eşitsizliklerin başladığı nokta olan okul öncesi eğitimlerin yaygınlaştırılması… Ebeveynlerin sosyoekonomik seviyesi eğitimin özellikle ilk yıllarındaki akademik performansa doğrudan etkide bulunuyor. Dolayısıyla bizim birinci önceliğimiz eğitime sosyoekonomik seviyesi, gelir seviyesi ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızın çocuklarının erişebilirliğini sağlamak. Şu anda Türkiye’de 3 yaş grubunda okullaşma oranı yüzde 14’tür. Bunu, 2022 yılı sonu itibarıyla yüzde 50’ye çıkarmayı hedefliyoruz. 4 yaş grubunda okullaşma oranı yüzde 35’tir. Bunu da 2022 yılı sonu itibarıyla yüzde 70’lerin üzerine çıkarmayı planlıyoruz. 5 yaş grubunda ise okullaşma oranı yüzde 78 ve bunu da 2022 yılı sonu itibarıyla yüzde 100’e çıkarmayı hedefliyoruz. Bununla ilgili bütçe planlamalarımızı yaptık.

2022 yılı içindeki hedefimiz, okullar arası imkân farklılıklarını minimuma indirmek. Bu da eğitimde fırsat eşitliğini artırmayla ilgili ikinci önceliğimiz.

Üçüncü önceliğimiz, öğretmenlerin mesleki gelişimlerini desteklemek. Hepinizin malumu olduğu üzere bir eğitim sistemi, “öğretmenlerin kalitesi” kadar kalitelidir. Onu aşabilmesi mümkün değil. Dolayısıyla 1.2 milyon öğretmenin olduğu bir sistemde biz Bakanlık olarak öğretmenlerimizi sadece öğretmenlik mesleki gelişimi bağlamında değil aynı zamanda psikososyal, kişisel gelişim, liderlik eğitimi gibi desteklerle çok boyutlu olarak desteklemeyi hedefliyoruz.

Bir diğer konumuz ise burada sıklıkla siz değerli Bakanlar tarafından dile getirilen mesleki eğitim
Mesleki eğitimin Türkiye’nin uluslararası alanda açılım yapacağı en önemli konulardan birini oluşturduğunu belirten Özer, “Mesleki eğitim, dünyadaki eğitim sistemlerine baktığımız zaman genelde sosyo ekonomik seviyesi dezavantajlı olan ailelerin çocuklarının gittiği bir eğitim türüne giderek dönüşme eğilimine sahip. Ama Türkiye’de son üç dört yıl içinde yaptığımız hamlelerle bu uluslararası patern, değişmeye başladı. Akademik olarak başarılı öğrencilerin gittiği, iş gücü piyasasının insan kaynağını yetiştirmesinde çok önemli mesafelerin alındığı, üretim kapasitesi ile uygulamalı eğitimlerin çok rahat bir şekilde verilebildiği bir alan hâline geldi.” dedi.

Artık mesleki eğitimin atölye ve laboratuvarların tüm ihtiyaçlarını kendisinin giderebildiği, hatta ekonomiye de ciddi katkı sağlayabilecek bir noktaya gelmesinden mutluluk duyduğunu belirten Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de iki mesleki teknik Anadolu lisemiz hızlı antijen kiti üretti. İnşallah Sağlık Bakanlığından onay aldıktan sonra okullarımızda bu antijen kitlerini çok rahat bir şekilde kullanabileceğiz. Kovid-19 ortamında eğitimin sürdürülebilirliğini sağlamak için üretilen bu antijen kitlerini siz değerli Bakanlarımızla paylaşabilme imkânımız olabileceğini düşünüyorum. İnanıyorum ki burada ülkelerimiz arasında atacağımız iş birliği adımları, gelecek nesillerimizin daha müreffeh bir yaşam sürmelerine katkı sağlayacaktır.”

Türkiye’nin 2021-2025 dönemi için yeniden UNESCO yürütme kurulu üyeliğine seçilmesi konusundaki destekleri için Afrika ülkelerindeki mevkidaşlarına teşekkür eden Özer, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Tüm platformlarda Afrika’ya her türlü desteği vermeye gayret gösteren Türkiye’nin Afrika halklarının her zaman ve her anlamda yanında olmaya devam edeceğini de özellikle belirtmek istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın değindiği bir nokta var: “Dünya beşten büyüktür.” diyor Sayın Cumhurbaşkanımız… Bunun da güzel bir örneğini burada sizlerle birlikte 3. Türkiye Afrika Ortaklık Zirvesi vesilesiyle gösterdiğimize inanıyorum. Dünya eğitimde de beşten büyüktür.

Katılımlarımız ve yapacağınız tüm katkılar için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.”

Kaynak: MEB

Okumaya Devam Edin
Yorum yapmak için tıklayın

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Bakanlığa Bağlı Mobil Ekipler 977 Çocuğun Okula Devamını Sağladı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı mobil ekipler, sokakta çalıştırılan, dilendirilen veya sokakta yaşayan 30 bin çocuğa müdahale etti, çocuklardan 644’ü kurum bakımına alındı.

Yayınlandı:

, Tarih:

Yayınlayan:

Bakanlığa Bağlı Mobil Ekipler 977 Çocuğun Okula Devamını Sağladı

Ankara

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, risk altında bulunan çocukları korumak ve sağlıklı gelişimlerini desteklemek amacıyla sosyal hizmet modelleri geliştiriliyor ve ülke genelinde saha taraması yapılıyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, dezavantajlı çocuklar için, alanında uzman mobil ekiplerce yürütülen çalışmalarla risk altındaki çocuklar tespit ediliyor ve ailelerine destek olunuyor.

Mobil ekipler, farklı risk gruplarındaki çocukları korumaya yönelik tespit ve müdahale çalışmalarının yanı sıra, sunulan hizmetleri takip de ediyor. Alan taramalarının yanında, çocuklarla mesleki çalışmalar yürütülüyor, hane ziyaretleri, ailelere yönelik rehberlik faaliyetleri, eğitim kurumları ziyaretleri gerçekleştiriliyor.

Bu kapsamda bugüne kadar toplam 158 bin çocuğa ulaşıldı, 40 binin üzerinde aile ziyareti yapıldı.

Sokakta çalıştırılan, dilendirilen veya sokakta yaşayan 30 bin çocuğa müdahale edilirken bu durumdaki 16 bin çocuğun ailesine rehberlik hizmeti verildi, çocuklardan 644’ü kurum bakımına alındı.

Okullarda risk altında bulunduğu değerlendirilen 31 bin çocuğa ve 20 bin aileye ulaşıldı, 10 bine yakın ziyaret gerçekleştirildi. Bu şekilde 977 çocuğun okula devamı sağlandı.

Bakanlığın mobil ekipleri aracılığıyla hizmet sunulan 19 bin 120 çocuk aktif olarak takip ediliyor.

Üç ayrı alanda çalışma yapılıyor

Mobil ekipler en az iki sosyal çalışma görevlisinden oluşuyor. Sokakta risk altında bulunduğu değerlendirilen çocuklar için kurulan mobil ekipler bünyesinde, il emniyet müdürlüğü ve zabıta ekiplerinden de görevli personel bulunuyor.

Bakanlığın il müdürlüklerinde oluşturulan mobil ekipler tarafından “sokakta risk altında bulunan çocuklar”, “okullarda risk altında bulunduğu değerlendirilen çocuklar” ve “risk altında bulunan çocukların izlenmesi” olmak üzere üç alanda çalışma gerçekleştiriliyor.

Sokakta risk altında bulunan çocuklar için oluşturulan mobil ekipler, sokakta çalıştırılan, dilendirilen ve sokakta yaşayan çocukların tespit edilerek durumlarına uygun sosyal hizmet ve yardımlardan yararlandırılmasına yönelik çalışma yürütüyor.

Okullarda risk altında bulunduğu değerlendirilen çocuklara yönelik ekipler ise erken yaşta zorla evliliklerin önlenmesi, çocukların okula devamlarının sağlanması amacıyla ailelere bilgilendirme ve rehberlik faaliyetleri yapıyor.

Mobil ekipler, alan taramalarıyla dezavantajlı durumdaki çocukları ve aileleri belirledikten sonra, uygun desteklerin sunulması için gerekli yönlendirmeleri ve hizmetleri sağlıyor. Sosyal hizmet müdahalesinde bulunulan çocuklar ve aileleri başta olmak üzere risk altındaki çocuklar “Sosyal Hizmet Merkezleri” aracılığıyla izleniyor.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Okumaya Devam Edin

Eğitim

5 Yaş Grubunda Okullaşma Oranı Yüzde 90’a Yükseldi

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak için 59 yeni anaokulu ve 6 bin 950 yeni ana sınıfının açılmasıyla 5 yaş grubunda okullaşma oranının, yüzde 78’den yüzde 90’a çıktığını bildirdi.

Yayınlandı:

, Tarih:

Yayınlayan:

5 Yaş Grubunda Okullaşma Oranı Yüzde 90'a Yükseldi

Ankara

Bakan Özer, yazılı açıklamasında, 81 ilin tamamında okul öncesi eğitime erişimi kolaylaştırmak için yoğun çaba sarf ettiklerini ifade etti.

Eğitimde fırsat eşitliğini artırmak için okul öncesinde eğitime erişimi yaygınlaştırmak istediklerini vurgulayan Özer, bu kapsamda bu yılın sonuna kadar 3 bin yeni anaokulu ve 40 bin yeni ana sınıfı açılması için gerekli planlamaları yaptıklarını belirtti.

Bakan Özer, şu bilgileri paylaştı:

“Projeyi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himaye ve destekleriyle başlattık ve yürütüyoruz. İlk adım olarak İstanbul’da her biri 12 derslikli 100 yeni anaokulunun yapımını başlattık. İstanbul’a 2022 sonuna kadar 1000 yeni anaokulu yapacağız. 2022 sonuna kadar proje başlangıcında 3 yaş grubunda yüzde 14 olan okullaşma oranını yüzde 50’ye; 4 yaş grubunda yüzde 35 olan okullaşma oranını yüzde 70’e ve 5 yaş grubunda yüzde 78 olan okullaşma oranını da yüzde 100’e çıkartmayı hedefliyoruz. Bu hedefe yönelik planlama başarılı şekilde işliyor. 5 yaş grubunda Şubat 2022 için koyduğumuz hedefe 2021 sonu itibarıyla ulaştık. 5 yaş grubundaki çocuklarımızın yüzde 90’ı okul öncesi eğitime devam ediyor.”

1632 anaokulu yapımı için çalışmalar devam ediyor

Bakan Özer, 3 bin yeni anaokulu, 40 bin yeni ana sınıfı açmak ve 3-5 yaş grubundaki okullaşma hedeflerine ulaşmak için tüm planlamaları yaptıklarını bildirdi.

“Bu kapsamda 59 yeni anaokulu ve 6 bin 950 yeni ana sınıfını hizmete aldık ve öğrencilerimiz, eğitimlerine başladılar.” bilgisini paylaşan Özer, 214 yeni anaokulunun ise ihalesinin tamamlandığını, arsaları belirlenen 1095 yeni anaokulunu da yatırım programına aldıklarını belirtti.

Bakan Özer, şunları kaydetti:

“Şu anda 1368 anaokulu ile ilgili süreç başarılı bir şekilde ilerliyor. 3 bin yeni anaokulu hedefimiz için geriye kalan 1632 anaokulunun yapılacağı il ve ilçeler belirlendi. Anaokullarının yapılacağı yerler ve arsa belirleme çalışmaları devam ediyor. İnşallah bu çalışmaları da kısa sürede tamamlayacağız. Böylece, diğer eğitim kademelerinde nasıl OECD ortalamasına ulaşmışsak okul öncesinde okullaşma oranında da çok önemli bir artış sağlayarak OECD ortalamasına yaklaşmış olacağız. Sürece katkı veren tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.”

Kaynak: Anadolu Ajansı

Okumaya Devam Edin

Eğitim

Erzurum Diplomasi Akademisi 6. Yılında Faaliyetlerine Devam Ediyor

Lise, üniversite ile lisans üstü öğrencilerine yönelik eğitim ve kariyer programı Erzurum Diploması Akademisi’nde, “Yeniden Asya ve İran” dersiyle eğitim programına devam edildi.

Yayınlandı:

, Tarih:

Yayınlayan:

Erzurum Diplomasi Akademisi 6. Yılında Faaliyetlerine Devam Ediyor
Erzurum

Erzurum Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle başlatılan, lise, üniversite ile lisans üstü öğrencilerine yönelik eğitim ve kariyer programında 6 yıldır hizmet veren Erzurum Diploması Akademisi‘nde, “Yeniden Asya ve İran” dersiyle eğitim programına devam edildi.

Atatürk Üniversitesi Mavi Salon’da düzenlenen akademinin 6’ncı yıl 5’nci programı çerçevesinde, İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Hakkı Uygur ve heyeti, öğrencilerine “Yeniden Asya ve İran” dersi verdi.

Uluslararası Rabia Platformu Başkanı Cihangir İşbilir, programın açılışında yaptığı konuşmada, kuruluşundan bu yana 6 yıllık zengin geçmişiyle akademinin başta üniversite gençleri olmak üzere lise düzeyindeki öğrencilerin de geliştirilmesini hedefleyen uzun süreli akademi programı olduğunu söyledi.

Doğru kişilere, konunun taleplisine, meraklısına, Anadolu coğrafyasının yetenekli, kabiliyetli çocuklarına dokunup onları sahipsiz bırakmamayı hedeflediklerini anlatan İşbilir, “Öğrencileri yabancı diller, analitik düşünce, harita ve medya okumaları konularında geliştirerek Türkiye’nin beşeri kaynağını nitelikli ve kalifiye kılmayı amaçlamaktadır. Erzurum Diplomasi Akademisi, bu amaç doğrultusunda gençlerin okuma, rapor yazma, sunum yapma, bölgesel ve spesifik çalışmalarda geliştirilmesine katkı sağlamaktadır.” dedi.

İşbilir, çalışmaların insan yetiştirme üzere atölye mantığıyla kurulduğunu ve zaman zaman eğitimlere uzman konuklar davet edildiğini aktardı.

Asya, Güneykafkasya bölgesi, İran ve Rusya gibi ülkelere de coğrafi anlamda yakın bir konumda bulunan Erzurum’un bu bölgelere yönelik çalışmalarda önemli potansiyel olduğunu vurgulayan İşbilir, şunları kaydetti:

Erzurum fikri, ilmi akademi, ve entellektüel cazibe merkezi haline geliyor. Onlarca şehirden yüzlerce arkadaşımız bu akademiye geliyor. Erzurum Diplomasi Akademisi bir medeniyet projesi ve diriliş hareketidir. Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki bölgesel gelişmeleri takip etmek, söz konusu gelişmeleri anlamak adına bu tür butik ve spesifik programların ihtiyacı aşikardır. Erzurum Diplomasi Akademisi de ortaya çıkan bu stratejik boşluğun doldurulmasına bir nebze katkı sağlamak adına bu önemli oturumu gerçekleştirmektedir.”

İRAM Başkanı Uygur da gençlerle bir arada bulunmaktan dolayı mutlu olduğunu belirterek, bu tür toplantı ve etkinlikleri önemsediklerini ifade etti.

Erzurum Diplomasi Akademisi’ni yakından takip ettiğini anlatan Uygur, “2016 yılında kurulan İRAM, İran’la ilgili konuları, kültürünü ve farklı konuları araştırıyor. İran son 100 yıldan beri bölgede önemli ülke. Son yıllarda siyasal sahnede ise Orta Doğu’da ön plana çıkan ülke. Farklı bölgelerden 40’a yakın araştırmacımız var.” dedi.

Uygur, İRAM‘ın kurulduğundan bugüne dek binlerce sayfa bilgi ürettiğini dile getirdi.

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Genel Sekreteri Zafer Aynalı da belediye olarak Erzurum Diplomasi Akademisi’ni önemseyip katkı sağladıklarını vurguladı.

Diplomasi Akademisinin Türkiye’nin çok yönlü etkin dış politikası nedeniyle iyi insan yetiştirilmesi amacıyla kurulduğunu anlatan Aynalı, “Burada yerli milli vatanperver kardeşlerimize eğitim ve seminer vermeye çalışıyoruz. İnşallah sizler Cumhurbaşkanımızın önemli tezi olan ‘dünya 5’ten büyüktür’ü gerçekleştirecek kişiler olacaksınız. Bu tezin gerçekleşmesi için bu çalışma çok önemli. ” diye konuştu.

Akademide şimdiye kadar 800 lisans, 1500 lise öğrencisine eğitim verildiğini, Bosna Hersek, Arnavutluk ve İran gibi ülkelerde de sahne incelemesi gibi çalışmalar yapıldığını aktaran Aynalı, Erzurum Diplomasi Akademisini düşünce kuruluşu haline getirmeyi planladıklarını, İşbilir ile söz konusu eylemi hayata geçirmek için çalışacaklarını sözlerine ekledi.

Konuşmalar sonrası, “Yeniden Asya anlayışı ve İran”, “Çin’in Orta Doğu’daki ayak izleri”, “İran’ın yeniden Asya politikasının önündeki muhtemel zorluklar”, Doğu’ya bakış ve İran’ın güvenlik algılaması”, “Yakın Asya’da jeoekonomik rekabet ve İran”, “İran’ın asimetrik kabiliyetleri ve yakın asya jeopolitiğine etkisi” başlıkları altında sunumlar yapıldı.

Programa gelemeyen öğrenciler dersi “Zoom” aracılığıyla takip etti.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Okumaya Devam Edin

Popüler